12 Ağustos 2010 Perşembe

Sigortacilik ve sigorta acenteligi

Modern hayat sigorta üzerine kurulmuştur
Sigorta yaptırmanın dini bir sakıncası yoktur. Modern hayat, sigorta üzerine kuruludur. Sosyal Sigortalar ve Emekli Sandığı birer sigortadır. Çalışan kesim, yaşlanıp da çalışamayacak duruma geldiklerinde geçimlerini sağlamak için böyle sistemler düşünülmüş ve kurulmuştur

Soru: Evimi, arabamı hırsızlık, yangın ve kazalara karşı sigorta ettirmemin ayrıca çocuğumun özel sağlık ve hayat sigortalarını yaptırmamın dinimizce bir sakıncası var mıdır? Sigorta şirketlerinin çalışma şekilleri faize dayandığı için haram olduğu söyleniyor. Ayrıca "fitre, zekât ve sadakanı tam anlamıyla verirsen sigortaya da gerek yok" diye beni ikna etmeye çalışan yakınlarım var. Ben ise bu olaya tevekkül olarak bakıyorum. Acaba yanılıyor muyum? Sizce doğru olanı nedir sayın hocam? Lütfen beni aydınlatın. Saygılarımla. (Mehmet Öztürkem)

Cevap: Sigorta yaptırmanın dini bir sakıncası yoktur. Modern hayat, sigorta üzerine kuruludur. Sosyal Sigortalar ve Emekli Sandığı birer sigortadır. Çalışan kesim, yaşlanıp da çalışamayacak duruma geldiklerinde geçimlerini sağlamak için böyle sistemler düşünülmüş ve kurulmuştur. Emekli Sandığı, Osmanlı döneminden kalmıştır. Trafik sigortası zaten zorunludur. Hasılı, yasal olan sigortalarda bir sakınca yoktur.

Sigorta, tıpkı hırsızdan ve saldırıdan korunmak için eve bekçi veya koruyucu tutmak gibidir. Koruyucunun görevi saldırıya veya hırsıza engel olmaktır. Saldırı olacağı veya hırsız geleceği kesin değildir. Belki hiç saldırı olmaz veya hiç hırsız gelmez.

Vicdanen huzurludur
Bu durumda kişi, bekçiye boş yere para ödemiş gibi görünür. Ama öyle değildir. Bekçi olması, hırsızın gelmesini ve saldırıyı önler. Sigorta da dar zamanında insana yardımcı olur. Kişinin gönül rahatlığı içinde yaşaması için bu zamanda sigorta kaçınılmaz duruma gelmiştir.

Zekât ve fitre, malın sigortasıdır denilir ama bunlar maddi değil, manevi sigortalardır. Zekâtını, fitresini ve sadakasını veren kişinin kazancında bereket olur. O insan vicdanen de huzurlu ve rahattır. Ama zekâtı "Sigorta niyetiyle vermek" ve sigortayı yaptırmamak doğru bir düşünce değildir. Çünkü insanın tehlikeden sakınması, elinden geldiğince hayatını güvencede tutacak tedbirleri alması gerekir.

Zekâtı sigorta diye verip malını açıkta bırakırsan çalarlar. Hırsızlar kol geziyor. Fırsat buldukları zaman yağdan kıl çeker gibi malını götürürler. Onun için "Atını sağlam kazığa bağla, sonra Allah'a ısmarla" denilmiştir.

Sen dükkânının kapısını açık bırakır da Allah'a tevekkül edersen, hata yapmış olursun. Önce dükkânının kapısını sağlam kapat, sonra Allah'a tevekkül et.

Sigortanın önemi
HALK arasında, ��Mal canın yongasıdır�� diye bir söz vardır. Burada ��mal�� hayvan anlamında kullanılmıştır. At, sığır, koyun ve keçi gibi hayvanlar, üretime yönelik yetiştirilir ve ülke ekonomisine büyük katkı sağlar. Hastalandıklarında, ilaç ve tedavi giderleri sahibine külfet yükler. Hayvan sahipleri hastalıklarda ya kendileri tedavi uygular, ya da önemsemez. Böylelikle de bazen tedaviyi imkansız hale getirmektedirler.

BAZI hastalıklar da, zamanında önlem alınmazsa, bulaşıcı özelliğinden dolayı çevreye yayılmakta, hatta salgına dönüşüp ülke ekonomisine büyük zarar vermektedir. Sığır vebası, şap gibi. Bazı hastalıklar ise insanlara bulaşmaktadır. Bruselloz, tüberküloz, leptosipiroz, kuduz gibi. Eğer hayvanlarda zorunlu sigorta sistemi uygulanırsa, sahibi belirli bir ücret ödeyeceğinden hastalığı ihmal etmeyecek, hemen bir veteriner hekime gidecektir. Salgınlar ve bulaşıcı hastalık riski ortadan kalkacaktır.

KEDİ, köpek, kuş gibi ekonomik olmaktan çok, insanlarla birlikte yaşayan, dost ve arkadaş olan canlılara gelince; Bunların da sigortalanmalarında yarar vardır. Çoğu zaman yemeyiz, bu sevimli canlılara yediririz. ��Benim köpeğim sadece çipura balığı yer�� veya ��Pirzoladan başka bir şey yemez�� diyenlere çok rastlarız. Ama bu kadar önem verdiğimiz halde, sigortayı ihmal ederiz. Halbuki sigortalı olsa ufak bir rahatsızlık durumunda veteriner hekime gideriz. Hastalığını ilerletmeden tedavi ederiz.

ÇOĞUMUZ bu canlılarla o kadar duygusal ilişkiye gireriz ki hastalandığında üzülür, öldüğünde günlerce matem tutarız. Bir de sigortanın şu yararı var. Çoğumuz geçici hevesle kedi köpek alırız, üç beş ay sonra sokağa salıveririz. Halbuki sigortalı canlı sahibine kayıtlı olduğundan, örneğin kulağına bir numara vurularak sokakta bulunduğunda kimin olduğu kolayca tespit edilir ve gerekli ceza uygulanır. Sokak kedi ve köpeği olayı da bir ölçüde önlenmiş olur.

BÜTÜN bunları söylüyoruz, ama hayvan hakları konusunda yaptırımı olmayan ülkelerden biriyiz. Bakalım yıllardır mecliste bekleyen Hayvan Hakları Kanunu ne zaman çıkacak. İnşaallah balık kavağa çıkmadan çıkar.